Başarısızlıktan Geri Dönmek ve Kaynakları Verimli Kullanmak
Başarılı yönetimin temel ilkelerinden biri, kaynakları en etkin şekilde kullanabilmektir. Bu, bazen sonuç getirmeyen projelerden vazgeçebilme cesaretini göstermek anlamına gelir. Kaynakların israf edilmesini önlemek, en hızlı geri dönüşü sağlayan yöntemlerden biridir. Ancak, projeler momentum kazandıktan sonra, başarısızlık işaretleri göz önüne serilse bile, geri adım atmak zorlayıcı olabilir. Bu durumda, kaynaklar verimsiz bir şekilde kullanılmaya devam edebilir.
Projelerde şüphe oluştuğunda, yöneticilerin kendilerine şu soruları sorması faydalı olabilir: (1) Projeyi durdurursak, yönetim ekibine olan güven zedelenir mi? (2) Projenin iptali, ekibin kariyerlerine olumsuz yansır mı? (3) Verdiğimiz sözlerden geri dönmek, paydaşlarımızın güvenini sarsar mı? (4) Projeyi durdurmanın maliyetinin, projeyi tamamlamaktan daha yüksek olacağı korkusu yaşıyor muyuz?
Bu tür soruların cevapları, yönetim ekibinin tarafsız değerlendirme yapma kapasitesinde zayıflık olduğunu gösterebilir. Bu sebeple, büyük projelerin değerlendirilmesinde bağımsız ve tarafsız yönetim kurulu üyelerinin varlığı, objektif kararların alınmasında kritik önem taşır.
Başarısız olma ihtimali yüksek projeler için, zararın nasıl sınırlandırılabileceğine dair bir plan oluşturmak etkili olabilir. Bu plan, projenin iptalinden etkilenecek paydaşların karşılaşabileceği olumsuzlukları en aza indirgeyebilmek için alınabilecek önlemleri ve maliyet tahminlerini içermelidir.
Ayrıca, hatalardan ders çıkarabilmek adına organizasyonların yapabileceği bazı adımlar vardır: (1) Deneyler yapmaya uygun bir ortam yaratmak, (2) Hataların erken tespit edilmesini teşvik etmek, (3) Hataların kök nedenlerini analiz etmek için kaynak ayırmak, (4) Hataların tekrarlanmasını önleyecek sistem yatırımlarına yönelmek.
Bu tür bir öğrenme ve gelişim kültürü, liderlerin yapıcı eleştiriye odaklanmaları ve hatalardan ders çıkararak, şeffaf bir ortam yaratmaları ile mümkün olabilir. Liderler, kendi hatalarını paylaşarak ve bunlardan elde ettikleri dersleri diğer çalışanlarla paylaştıklarında, kurumsal öğrenme süreci hızlanır.
Sonuç olarak, hatalardan geri dönmek bazen en verimli karar olabilir. Hatalar, aynı zamanda altın değerinde birer öğrenme fırsatıdır. Bu fırsatları değerlendirebilecek bir kurumsal yapı oluşturmak, ceza odaklı bir yaklaşım yerine öğrenme odaklı bir kültür benimsemekle mümkündür.