İnsanlar, yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla iki ana nedenle kurumlar kurarlar: kaynakların daha verimli kullanılması ve risklerin daha iyi yönetilmesi. Şirketler, pay sahiplerine kar sağlamak üzere kurulan, sınırlı sorumluluğa sahip yapılardır. Bu yapılar, kaynakları birleştirir ve riskleri dağıtarak bu iki temel ihtiyacı karşılarlar. Ancak şirket kararlarının, pay sahipleri dışındaki paydaşlar üzerindeki etkilerini göz ardı etmek uzun vadede zararlara yol açabilir.

Risk alarak yatırım ve yenilikler yapmanın temel motivasyonu kazanç beklentisidir. Ancak kısa vadeli karlara odaklanıp uzun vadeli dışsallıkları göz önüne almayan şirketler, stratejik hatalar yaparak faaliyet izni kaybı, cezalar veya iflasla karşılaşabilirler. Bu yüzden karar süreçlerinde uzun vadeli etkiler ve dışsallıkların dikkate alınması gereklidir.

Bir kurumun başarısı, değer yaratma ve bu değerden pay alma becerisi ile ölçülür. Müşterilerin ihtiyaçlarını doğru anlayarak bu ihtiyaçları düşük maliyetle karşılayan şirketler, piyasa fiyatları ile üretim maliyeti arasındaki farktan değer elde eder. Değer yaratma ise finansal, entelektüel, doğal ve ilişki sermayelerinin etkin kullanılmasıyla mümkündür. Uzun vadede başarılı olmak için stratejik yönün doğru belirlenmesi, inovasyon ve kaynak yönetiminin verimli yapılması gerekmektedir.

Rekabetin yoğun olduğu piyasalarda giriş ve çıkış engelleri, karlılığı sınırlayan en önemli faktörlerdendir. Bu engeller; Ar-Ge gereksinimleri, düzenleyici engeller ve kaynaklara erişim kısıtlamalarıdır. Sürekli yatırım ve inovasyon yaparak bu zorluklar aşılabilir.

Tarihsel olarak, risklerin yüksek olduğu ticaret alanlarında kurumsal inovasyonlar yapılmıştır. Örneğin, Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, 1602’de riskleri paylaşarak yatırımcılarına güvence sunmuş, aynı zamanda dünyanın ilk halka açık şirketi olmuştur. Ancak iyi yönetişim eksiklikleri ve çıkar çatışmaları nedeniyle bu şirket sonradan iflas etmiştir.

Kurumsal yönetişim, şirketlerin nasıl yönetildiğini ve denetlendiğini ifade eder. İyi yönetişim, paydaşların güvenini kazanarak şirketin uzun vadeli başarısını sağlar. Yönetim kurulları, stratejik kararlar almak, yasalar ve etik kurallara uygunluğu sağlamakla yükümlüdür. Güven, bir şirketin sürdürülebilir başarısının temel taşıdır. Güven eksikliği, iş süreçlerini zorlaştırır ve kaynakların verimli kullanımını engeller.

Sürdürülebilir başarı; inovasyon, yatırım ve entegre düşünceyi bir araya getirerek sağlanabilir. ARGE Danışmanlık, 1991’den beri bu alanda strateji, kalite ve sürdürülebilirlik üzerine çalışmalar yapmaktadır. Kurum, entelektüel sermayesini geliştirmek amacıyla danışmanlarına yenilikçi fikirler üretme fırsatları sunar ve sosyal sermayeyi desteklemek amacıyla sivil toplum çalışmalarını teşvik eder. Ayrıca, ARGE 2002 yılında Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalayan ilk Türk şirket olmuştur.

Sürdürülebilir Başarı Modeli, ARGE'nin tecrübelerine dayanarak geliştirilmiştir. Bu model; entegre düşünce, EFQM 2020 Modeli ve değer raporlaması gibi yaklaşımlar ile kurumların uzun vadeli başarısını hedefler.