Sürdürülebilirlik ve Ürün Yaşam Sürecindeki Sorumluluklar

Tedbirlerin maliyeti, genellikle bu tedbirlerin alınmaması sonucunda ortaya çıkan sorunların düzeltilmesi için gereken maliyetlerden çok daha düşüktür. Ancak, tedbirin maliyetinin, sağladığı faydalardan önce gelmesi sebebiyle yeterli önlem alınmadığı sıkça gözlemlenmektedir. Gerçek liderler, gelecekte karşılaşılabilecek sorunları önceden tahmin edip, gerekli önlemleri zamanında alacak öngörü ve cesareti gösterebilen kişilerdir.

Günümüzde çevresel duyarlılığın artması, önemli bir trend olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevreye duyarlılık, sürdürülebilirliğin yanı sıra, çevre üzerinde etkisi olan bireylerden izin alabilmenin de temel bir unsuru haline gelmiştir. Bu bağlamda, çevreye duyarlı olmak artık bir gönüllülük meselesi değil, zorunluluk olarak değerlendirilmektedir.

Ancak, çevre bilincini sadece ilgili yasalar ve standartlarla sınırlı görmeyip, toplumsal duyarlılığın artışını fırsata dönüştüren şirketler, hızlı bir şekilde büyüyen yeni iş alanları yaratmaktadır. Örneğin, GE gibi öncü firmalar, çevre duyarlılığını henüz zorunlu hale gelmeden stratejik bir hedef olarak benimsemeye başlamışlardır.

Çevre duyarlılığı, yalnızca ürünlerin üretim süreçleriyle sınırlı değildir; şirketlerden beklenen, ürünlerinin tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel etkilerinin sorumluluğunu üstlenmeleridir. Bu noktada, lider şirketler, çevre duyarlılığını sadece sosyal sorumluluk projeleriyle değil, iş stratejilerinin merkezi bir parçası olarak ele alırlar. Çevresel etkiler, yalnızca uzmanlar değil, aynı zamanda şirket CEO’ları tarafından da önemsenmekte ve şirketin kamuoyuna verdiği taahhütler arasında yer almaktadır.

Çevre etkileri çeşitli alanlarda karşımıza çıkabilir: (i) Karbon salınımları, (ii) Enerji tüketimine bağımlılık, (iii) Su kirliliği potansiyeli, (iv) Biyoçeşitliliğe zarar verme olasılığı, (v) Tehlikeli atıklar, (vi) Hava kirliliğine yol açan emisyonlar, (vii) Atık yönetimi, (viii) Ozon tabakasını tehdit eden gaz kullanımı, (ix) Deniz yaşamına zarar verme potansiyeli, (x) Tarım alanlarına zarar verme, (xi) Erozyon etkileri.

Bu konularla ilgili çalışmaların maliyet, risk, getiriler ve itibar üzerindeki etkileri birlikte değerlendirilmeli. Maliyet düşürme, eko-verimlilik çerçevesinde uygulamalarla veya çevresel etkileri azaltan yatırımlar yoluyla cezalardan kaçınma şeklinde gerçekleştirilebilir. Ayrıca, bu yaklaşımların yalnızca kendi işletmenizde değil, tüm tedarik zincirinde uygulanması ve bu prensiplere uyan tedarikçilerle iş birliği yapılması önemli kazançlar sağlar. Ürün tasarım aşamasında çevresel etkilerin değerlendirilmesi, düzeltme sürecinden çok daha etkili sonuçlar elde edilmesine yardımcı olmaktadır.

Ürünlerin üretim süreçlerindeki çevre etkileri kadar, tedarikçilerden alınan parçaların çevre dostu olması, ürünlerin sadece tüketiciye ulaşma aşamasına değil, kullanım süresi ve atık aşamasındaki çevre etkilerini değerlendirmek ve bu etkileri azaltacak stratejilerin tasarım ve dağıtım süreçlerine entegre edilmesi de kritik bir öneme sahiptir.

Sonuç olarak, her bir faaliyetimizin gelecek nesillerden ödünç alarak kullandığımız çevre üzerinde çeşitli etkileri olduğu unutulmamalıdır. Bu etkileri ölçmeden ve bunları azaltmak amacıyla tasarım aşamasından doğaya dönüş sürecine kadar olan süreçleri planlamadan, şirketlerin çevresel etkilerini azaltması oldukça güçtür. Çünkü ölçülmeyen performanslar geliştirilmez ve zamanında alınmayan önlemlerin neden olacağı zararların düzeltilmesi hem zor hem de maliyetli olabilir.

Finis

Finis yazılım , erp ve crm sistemleri üzerine hizmet veren bir yazılım şirketidir. Bulut tabanlı yazılımlar geliştirmektedir.